18 Kasım 2007 Pazar

"Kemalizm bir ibadet biçimidir" ...



Çalışmalarını yıllardır ilgiyle ve sevgiyle takip ettiğim Hafriyat Sanat Grubu'nun Karaköy'deki mekanlarında geçen hafta açtıkları "Allah Korkusu" başlıklı afiş sergisi, aşırı sağcı Vakit gazetesi tarafından hedef gösterilince, Hafriyat ekibi de İstanbul Emniyeti'nden koruma istedi.

Zaten en büyük marifeti "korku ticareti" yapmak ve hoşlanmadığı herkesi hedef göstermek olan Vakit'in tavrı, kimse için sürpriz olmadı... Ama sergiyi "korumak" için gelen polisler bazı afişlerden "kuşkulanınca", amirlerine haber verdiler ve olayın rengi biraz değişti. Radikal gazetesi de, herhalde alelacele yazdıkları haberde, polis incelemesi seviyesindeki olayı "savcılık inceleme başlattı" diye duyurdu...

Hafriyat Grubu ise, soruşturma açıldığı, takip edildikleri, savcının ifade aldığı gibi iddiaları reddediyor, “Sorun sadece buraya açılışta ‘korumak’ amaçlı gelen polislerin, üç eserin sanatçılarının kimlik bilgilerini istemesi ve sanatçılarca verilmesinden ibarettir” diyorlar.

Bir sanat sergisinde suç unsuru olabileceğini düşünerek yasal inceleme başlatılması, Türkiye için hiç de yeni bir durum değil ne yazık ki. Oysa gönül isterdi ki, insanlar en emin oldukları konuları bile tartışabilsinler...

Ama herkesin neredeyse tıpatıp cümlelerle aynı düşünceleri tekrarlayarak "görevini yerine getirdiği" konulara yaratıcı ve eleştirel gözle yaklaşmak, henüz "ortalama Türk insanı"nın alışık olmadığı, tahammül etmekte zorlandığı bir durum.

İşte bu yüzden, milliyetçilik coşkusunun cinnet boyutlarında abartılı biçimde yaşandığı şu günlerde, Hafriyat ekibinin çıkıp da soğukkanlı ve ufuk açıcı şeyler söylemesini çok önemli buluyorum.

Özellikle de Hakan Akçura'nın tasarladığı "yüzü silinmiş Atatürk" afişi, Murat Belge'ye ait olan "Kemalizm bir ibadet biçimidir" sözüyle birlikte ele alındığında, sergideki en çarpıcı ve tartışma yaratıcı iş olarak öne çıkıyordu bence...

Afişin yaptığı gönderme çok basit: İslam dininde peygamberin yüzünün resmedilmesinin yasak olması, bir anlamda, onun fikirlerinin tartışmaya ve eleştiriye kapalı tutulmasının da güvencesidir. İşte, "Kemalizm bir ibadet biçimidir" sözü de tam bu noktaya oturuyor:

Bilerek göz ardı etmek isteyenler için hatırlatmakta fayda var: Atatürkçülük bir siyasi ideolojidir, haliyle tartışmaya ve eleştiriye açıktır.
Diğer bakış açılarıyla fikir alışverişi yapmadan, eleştirel mücadele vermeden, hiçbir dünya görüşü kendini yenileyemez ve kaçınılmaz olarak kendini tekrarlamaya başlar: Bu ezberden okuduğumuz tekrarları iyice abarttığımız noktada da, olay artık birtakım duaların her gün tekrarlandığı bir ibadete dönüşür... Bu ideolojinin kurucusu da artık gün gelir, "hikmetinden sual olunmaz" bir peygambere dönüşür...

Dileyenler, "Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi ideolojisi Kemalizm ve paradoksal olarak devletin, ordunun ve takipçilerinin siyasal İslam'a karşı çıkışında Atatürk peygamber gibi anılıyor" diyen Akçura'nın düşüncelerini buradan okuyabilirler...

1 yorum:

nötur dedi ki...

Atatürk Türk Milletinin değerlerinin bir parçasıdır, hemde en önemli değerlerimizdendir, insanların onu savunup aptalca yargılardan korumasıda bundandır. Bırakın Atatürk gibi üstün işler yapmış büyük bir şahsiyeti teröristi bile savunmak için neler neler yapılıyor. Bunuda bırakın iki tane futbol takımı kendi takımını savunup duruyor sanki ortada bir ideoloji varmışçasına.. Atatürk ü savunmak, onu sevmek ve aynı idealde yaşamak kadar doğal birşey olamaz. Din haline sokulmuş birşey varsa oda marksizmdir: Ortada ufak tefek gerçeklerden beslenmiş, bilimsel süslemeler kondurulmuş adam gibi gösterilmiştir; markizm teorilerden oluşan bir inanç sistemidir. Bu 20yy putudur görünmeyen putu yıkanlar sağolsun.. müritleride zamanla eridiler.. İşte bu gibi teorilerde tam bir hurafedir, buna inannanlarda yobaz.. modern yobaz..